Bir kadının yaşamı...
Hiçbir düzene riayet etmeden dizayn ettiği evin küçük odasına geçti ve ömrü uzun yıllara dayanmış olan sandalyeye oturdu.Gözü,camın kenarına koymuş olduğu çiçeklere ilişti.Solmuşlardı.Bu alzheimer dedikleri şey son üç yıldır hayatının merkezine oturmuş,düzenli olarak suladığı çiçeklerin eski halinden eser kalmamıştı.Bir an olsun çiçekleri kendi hayatına benzetti.Bütün yaprakları solmuş olan bu çiçekler onun hayatını yansıtıyordu.Ayağa kalktı.Çiçekleri sulayacaktı ki hastalığın vermiş olduğu unutkanlıkla çiçekleri sulamadan tekrar oturdu.
Karşısındaki duvarda asılı olan fotoğrafa baktı.Bu hastalığın ona unutturamadığı tek şey o fotoğraftaki kişiydi.Bu kişi onun can yoldaşı,uzun yıllar hayatını paylaştığı adamdı.Ancak bu can yoldaşlığı yaklaşık beş sene önce adamın son nefesini vermesiyle son bulmuştu.Yaşlı kadın, o günden beri yaşamına güçlükle devam ediyordu.Yalnızlığın vermiş olduğu bunalım hayata tutunmasına engel oluyordu.Bundan olacak ki yaşadığı tüm hadiseleri arada bir hatırlayabildiği,çoğunlukla aklına getiremediği yaşanmışlıklara neden olan bu hastalık onda vuku bulmuştu.Arada bir hatırlayabildiği güzel anılarla mutluluk buluyor,bu mutluluğu yaşayabildiği için şükrediyordu.
Biraz hava almak adına bahçeye çıktı.Hava güneşliydi.Güneşin tenini yakması,gözlüklerle bile zar zor gören gözlerinin kamaşması ona mutluluk veriyordu.Kendini çimenlere bıraktı.Ne vakit bu çimenlere uzansa kafasının içini güzel düşünceler sarıyordu.Hayatın kasvetine aldırmadan yaşamına dört elle sarılması gerektiğini kendine bir kez daha hatırlattı.Çok geçmeden bunu da unutacaktı belki ama bunu kendisine defalarca hatırlatmak onun en güzel alışkanlığıydı.


Yorumlar
Yorum Gönder